Türkçe  Türkçe » Almanca  Almanca
  • Türkçe işlemek

    Almanca

    bearbeiten, bebauen, begehen, behandeln, bestellen, dringen, funktieren, gehen, kultivieren, laufen, nutzbar machen, verarbeiten, verüben, anspringen; (suç) verbrechen; (taþýt) verkehren

  • Almanca

    arbeiten; aufbereiten; bebauen; bearbeiten;
    behandeln; kultivieren; verarbeiten; verkehren

  • Almanca

    bearbeiten, verarbeiten; sticken; begehen; laufen, gehen, funktionieren, arbeiten.

  • Almanca

    bearbeiten, verarbeiten; sticken; begehen; laufen, gehen, funktionieren, arbeiten

  • Türkçe islemek

    Almanca

    anrussen

Türkçe  Türkçe » İngilizce  İngilizce
  • Türkçe islemek

    İngilizce

    /ı/ 1. to blacken (something) with soot. 2. to smoke (a food to preserve it). 3. to burn (a pudding) slightly.

  • İngilizce

    to soot

  • Türkçe işlemek

    İngilizce

    1. /ı/ to process, treat, work up. 2. /ı/ to do fine work on, embroider. 3. /a/ to penetrate; to soak into. 4. to function, operate, perform, do work. 5. (for a business) to be doing a good business, be doing well. 6. (for a road) to carry traffic. 7. (for a vehicle, ship) to ply, make regular trips. 8. /ı/ to cultivate, work (land). 9. /ı/ to treat, discuss (a subject). 10. (for a law) to be effective, be enforced. 11. (for a boil, sore, or wound) to fester. 12. slang to commit theft; /ı/ to steal. 13. /ı/ slang to investigate, look into. 14. slang to pull the wool over someone´s eyes (as a joke). ışleyen demir pas tutmaz/paslanmaz/ışıldar. proverb An active, industrious person is a healthy, productive person.

  • İngilizce

    (V.)
    work, process, operate, function, perform, commit, engrave, go, run, travel, farm, tame, cultivate, brand, discourse, ferry, forge, grave, hammer, handle, indwell, instil, instill, penetrate, pierce, sink, sink into, sta

  • İngilizce

    to operate, to work, to run, to function; to process, to treat; to embroider; to commit, to perpetrate; to penetrate; to influence; to embroider; (toprak) to cultivate; (konu) to treat, to deal with; to teach (a subject); (taþıt) to run, to ply; (çıban) t

Türkçe  Türkçe » Türkçe  Türkçe
  • Türkçe işlemek

    Türkçe

    Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


    Çalışmak

  • Türkçe

    Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


    < ET işlemek: işlemek; girip çıkmak; yapmak || bir gapıdan işlemek: aynı evde oturmak

  • Türkçe

    Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


    İşlemek, girip çıkmak; gapidan işlemek

  • Türkçe

    Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


    İşlemek.

  • Türkçe

    Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


    1. Ayçiçeği ya da kabak çekirdeği yemek. 2. Mısır tanelerini ayırmak: Beş teneke mısır işledik.

  • Türkçe

    Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


    Çalışmak, iş yapmak.

  • Türkçe

    Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


    Çimlenmek, filizlenmek.

  • Türkçe

    Tarama Sözlüğü


    1. Yapmak. 2. İmâl etmek, yapmak. 3. Çalışmak. 4. Tesir etmek.

  • Türkçe

    Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü


    (kötü iş için): irtikâb.

  • Türkçe

    Güncel Türkçe Sözlük


    (-i) 1. Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek. 2. (nsz) İnce ve süslü şeyler yapmak, nakışlamak: ?Para için işlemediğini iddia eden bu fakir ihtiyar, şüphesiz, sanatının âşığıydı.? -M. Ş. Esendal. 3. (-e) İçine girmek, etkilemek, nüfuz etmek: ?O uzun ve derin bakış genç adamın ta yüreğine kadar işlemişti.? -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. (-e) Naşketmek: ?Al bayrağa narin eller işliyor zafer / Uzaklarda yaralanır kahraman nefer? -E. B. Koryürek. 5. (nsz) İyi çalışmak, müşterisi bol olmak. 6. Durağan durumdan hareketli duruma geçmek, çalışmak. 7. Herhangi bir konuyu ele alarak incelemek, öğretmek. 8. Düşüncelerini herhangi birine etki yaparak benimsetmek: ?Ali Rıza Bey bu ilk çocuğu ile, bir çiçek meraklısı, bahçesiyle oynar gibi oynamış, onu ancak kendi hayalinde yaşayan mükemmel insan maddelerine göre işlemişti.? -R. N. Güntekin. 9. (-den) İşlek, etkin durumda olmak: ?Lütfügiller büyücek bahçelerinin ana yola açılan kapısından işlerlerdi.? -S. F. Abasıyanık. 10. (nsz) Çıban, olgunlaşma yolunda olmak. 11. (nsz) Yara, kapanmamak. 12. (nsz) Gidip gelmek: ?Şimdi otomobillerin, otobüslerin işledikleri asfalt caddeden bir zamanlar ne kervan ne insan geçerdi.? -S. M. Alus. 13. Hesapları, kayıtları düzenli olarak tutmak veya gereken yere aktarmak: ?Tayın çizelgelerini düzenliyorum, ambar defterini işliyorum.? -E. Bener. 14. Herhangi bir ürünü satışa sunulmadan önce birtakım işlemlerden geçirmek.

  • Türkçe

    Divanü Lügatit-Türk


    işlemek

  • Türkçe

    Bilişim Terimleri Sözlüğü


    (II) Çalışmak.

  • Türkçe

    Bilişim Terimleri Sözlüğü


    (I) Herhangi bir veri saklama ortamına, tutanak eklemek ya da günlemek amacıyla yazmak.

  • Türkçe

    Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu


  • Türkçe

    (-i durum ekiyle kullanılan fiil)
     
    1 .    Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek.  
    2 .    (ince ve süslü şeyler için) Yapmak, nakışlamak:
           "Para için işlemediğini iddia eden bu fakir ihtiyar, şüphesiz, sanatının âşığıydı."- M. Ş. Esendal.  
    3 .  (-e durum ekiyle kullanılan fiil)  İçine girmek, etkilemek, nüfuz etmek:
           "O uzun ve derin bakış genç adamın ta yüreğine kadar işlemişti."- Y. K. Karaosmanoğlu.  
    4 .  (nesne almayan fiil)  İyi çalışmak, müşterisi bol olmak.  
    5 .    Durağan durumdan hareketli duruma geçmek, çalışmak:
           "İşleyen demir ışıldar."- Atasözü.  
    6 .    Herhangi bir konuyu ele alarak incelemek, öğretmek.  
    7 .    Düşüncelerini herhangi birine etki yaparak benimsetmek:
           "Ali Rıza Bey bu ilk çocuğu ile, bir çiçek meraklısı, bahçesiyle oynar gibi oynamış, onu ancak kendi hayalinde yaşayan mükemmel insan maddelerine göre işlemişti."- R. N. Güntekin.  
    8 .    İşlek, etkin durumda olmak:
           "Lütfügiller büyücek bahçelerinin ana yola açılan kapısından işlerlerdi."- S. F. Abasıyanık.  
    9 .    (çıban) Olgunlaşma yolunda olmak.  
    10 .    (yara) Kapanmak.  
    11 .    Gidip gelmek:
           "Şimdi otomobillerin, otobüslerin işledikleri asfalt caddeden bir zamanlar ne kervan, ne insan geçerdi."- S. M. Alus.  
    12 .    Hesapları veya kayıtları düzenli olarak tutmak veya gereken yere aktarmak:
           "Tayın çizelgelerini düzenliyorum, ambar defterini işliyorum."- E. Bener.  
    13 .    Herhangi bir ürünü satışa sunulmadan önce birtakım işlemlerden geçirmek.

  • Türkçe islemek

    Türkçe

    (-i durum ekiyle kullanılan fiil)
         İse tutup karartmak.

  • Türkçe

    Güncel Türkçe Sözlük


    (-i) İse tutup karartmak.

Türkçe  Türkçe » Fransızca  Fransızca
  • Türkçe işlemek

    Fransızca

    travailler, fonctionner, commettre, démarrer, emboutir, élaborer, labourer, manier; (hammadde) traiter, usiner, manufacturer; (topraðý) cultiver, façonner; (suç) perpétrer

  • Fransızca

    fonctionner

Türkçe  Türkçe » Arnavutça  Arnavutça
  • Türkçe ışlemek

    Arnavutça

    fonksionoj

Türkçe  Türkçe » Kazakça  Kazakça
  • Türkçe işlemek

    Kazakça

    istew

  • Kazakça

    jumıs istew

  • Kazakça

    kestelew

Yukarı Çık

NeDemek.org anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Azerice, Hollandaca (Flemenkçe), Yunanca, Japonca, Lehçe, Osmanlıca ve bir çok dilde sözlük anlamı ve çevirilerine pratik bir şekilde cevap veren çok dilli ve kapsamlı bir sözlük ve bilgi kaynağıdır.

"Ne demek?" ve "Nedir?" gibi sorularınıza cevaplar bulabilir ve kelime anlamlarını öğrenebilir, atasözleri, deyimler ve türetilmiş kelimelere bakabilirsiniz.

Türkçe bilim terimleri sözlüğü veritabanında bir çok konuda terimler ve anlamlarına ulaşabilirsiniz. Veritabanında yer alan Türkçe kelimeler TDK - Türk Dil Kurumu - sözlük anlamı referans alınarak eklenmiştir.


Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanmanın kelime hazinenizi geliştirmenize, kelimeleri doğru bir şekilde öğrenmenize ve karışık harflerden oluşan bir kelimeden yeni kelimeler bulmanıza, bulmacalarda takıldığınız kelimeleri bulmanıza yardımcı olduğunu göreceksiniz.