konuşmak ne demek?

Türkçe

(nesne almayan fiil)
 
1 .    Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini anlatmak.  
2 .  (-i durum ekiyle kullanılan fiil, -den durum kiyle kullanılan fiil)  Belli bir konudan söz etmek:
       "Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı."- H. E. Adıvar.  
3 .  (nesne almayan fiil, ile edatıyla kullanılan fiil)  Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek:
       "İşten sonra Nuruosmaniye'deki İkbal kahvesinde arkadaşlarla şiir ve edebiyat konuşuyoruz."- F. R. Atay.  
4 .    Söylev vermek, konuşma yapmak.  
5 .    Konuşma dili olarak kullanmak.  
6 .    Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak.  
7 .  (ile edatıyla kullanılan fiil)  İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek.  
8 .  mecaz  Geçerli olmak, etkin olmak.  
9 .  teklifsiz konuşmada  Şık ve zarif görünmek.  
10 .    Flört etmek.  
11 .  mecaz  Becermek, uzman gibi yapabilmek:
       "Fokstrotta uzun boylu konuşamam."- M. Yesarî.  
12 .    Dargın bulunmamak.  
13 .    (Oyuncak, hayvan için) Konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak.  
14 .    Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek.  
15 .    Geçerli olmak, etkin olmak.

Türkçe

Güncel Türkçe Sözlük

(nsz) 1. Bir dilin kelimeleriyle düşüncesini sözlü olarak anlatmak: Çocuk daha konuşamıyor. 2. (-i, -den) Belli bir konudan söz etmek: “Mehmet yedi yaşındayken anasıyla konuştuklarından fazla bir şey konuşmazdı.” -H. E. Adıvar. 3. (nsz, -le) Bir konuda karşılıklı söz etmek, sohbet etmek: “İşten sonra Nuruosmaniyedeki İkbal kahvesinde arkadaşlarla şiir ve edebiyat konuşuyoruz.” -F. R. Atay. 4. Söylev vermek, konuşma yapmak. 5. Konuşma dili olarak kullanmak: Türkçeyi çok iyi konuşuyor. 6. Düşüncesini herhangi bir araç kullanarak anlatmak: Dilsizler el işaretleriyle konuşur. 7. (-le) İlişki kurmak veya ilişkiyi sürdürmek: Üst kattakilerle konuşuyoruz. 8. Flört etmek. 9. Dargın bulunmamak. 10. Oyuncak, hayvan vb. konuşmaya benzeyen birtakım sesler çıkarmak. 11. Gizli bir şeyi açığa vurmak, ele vermek. 12. mec. Becermek, uzman gibi yapabilmek: “Fokstrotta uzun boylu konuşamam.” -M. Yesari. 13. mec. Geçerli olmak, etkin olmak: Yasaların yerine yumruklar konuştu. 14. tkz. Şık ve zarif görünmek: Bluzun konuşuyor.

Türkçe

Tarama Sözlüğü

Birbirinin karîni, yakını, arkadaşı olmak

Türkçe

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

1. Konuşabilmek, dil öğrenmiş olmak. 2. Muhavere etmek

İngilizce

1. to talk, speak. 2. to communicate. 3. to converse, chat, talk (with each other). 4. /ı or dan/ to discuss, talk about. 5. /la/ to be on friendly terms with; to be on speaking terms with. 6. colloq. (for something) to look sharp, be eye-catching.

İngilizce

(V.)
speak, talk, have a talk, have a talk with, bespeak, chin, confabulate, discourse, parley, reason, talk to smb.

İngilizce

to talk, to speak; to discuss; to speak (to each other), to be on speaking terms; to look trendy, to look showy, to look attractive

Almanca

sprechen, reden, sich unterhalten; besprechen.

Almanca

sprechen, durchsprechen, plaudern, quatschen, reden, sich unterhalten

Fransızca

parler, causer, converser, s'entretenir, (iþ) délibérer, adresser, dialoguer

Fransızca

parler

Japonca

hanasu

Kazakça

äñgimelesw

Kazakça

söylew