dock ne demek?

kısaltmak

yük rampası

uzayda kenetlenmek

uzayda başka gemiye kenetlemek

sanık yeri (mahkemede)

rıhtıma yanaşmak

rıhtım

kuyruğunu kısaltmak

kuyruğun kemikli kısmı

kısa kesilmiş kuyruk

kesinti

kesmek

gemi havuzu

eyer kuskunu

doka çekmek

dok

azaltmak

v.rıhtıma yanaş:n.tersane

rihtim; gemi havuzu, dok; (mahkemede) sanik yeri,(kuyrugunu) kesmek; (ücret, vb.) kismak, azaltmak, kesmek; (gemi) limana girmek; limana sokmak

tersane

(V.)
[dɒk]
doka çekmek; uzayda başka gemiye kenetlemek, uzayda kenetlenmek; rıhtıma yanaşmak; kuyruğunu kısaltmak, kesmek, kısaltmak; azaltmak

(N.)
[dɒk]
dok, gemi havuzu, tersane, rıhtım, yük rampası; kesinti; kuyruğun kemikli kısmı, kısa kesilmiş kuyruk; eyer kuskunu; sanık yeri (mahkemede); karabuğday benzeri bir ot

n. wharf, pier; tail, stub; prisoner's seat in a courtroom

v. bring a boat to a dock; cut the end of a body part (esp. the tail of an animal); deduct; connect a laptop computer to an anchoring station which supplies electricity and input-output resources (Computers)

[le] dok, rıhtım; tersane

(s.) (s.) (dok)
tersane

n naut. tersane, dok, havuz; ins ^ gehen (Schiff) naut, havuza girmek -anlagen pl. doklar; dok tesisat» •arbeiter m tersane iscisi

[das] dok, tersane

s {dok} s tersane.

havuz; dok