Türkçe  Türkçe » Almanca  Almanca
  • Türkçe yüksek

    Almanca

    hoch, obere(r, s), erhaben, groß, happig; (ses) laut

  • Almanca

    hoch; laut, kräftig

  • Almanca

    hoch; laut, kräftig.

  • Almanca

    hoch

Türkçe  Türkçe » Kazakça  Kazakça
  • Türkçe yüksek

    Kazakça

    joğarı

  • Kazakça

    bïik

Türkçe  Türkçe » Arnavutça  Arnavutça
  • Türkçe yüksek

    Arnavutça

    lartë (i)

Türkçe  Türkçe » Japonca  Japonca
  • Türkçe yüksek

    Japonca

    takai

Türkçe  Türkçe » Yunanca  Yunanca
  • Türkçe yüksek

    Yunanca

    επίθ. ψηλός

Türkçe  Türkçe » Lehçe  Lehçe
  • Türkçe yüksek

    Lehçe

    wzwyż

  • Lehçe

    wzniosły

  • Lehçe

    wysoko

  • Lehçe

    wysoki

Türkçe  Türkçe » Flemenkçe  Flemenkçe
  • Türkçe yüksek

    Flemenkçe

    hoog

Türkçe  Türkçe » Azerice  Azerice
  • Türkçe yüksek

    Azerice

    yüksək

Türkçe  Türkçe » Fransızca  Fransızca
  • Türkçe yüksek

    Fransızca

    élevé, haut

  • Fransızca

    élevé/e, haut/e

Türkçe  Türkçe » Türkçe  Türkçe
  • Türkçe yüksek

    Türkçe

    sıfat
     
    1 .    Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan:
           "...mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı."- Ö. Seyfettin.  
    2 .    Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan:
           "İri kanatları ile bir kaşıkçı kuşu çok yükseklerde tur atıyor."- H. Taner.  
    3 .    Güçlü, etkili, şiddetli.  
    4 .  mecaz  Derece veya makamı bakımından üstün.  
    5 .    Normal değerlerin üstünde olan, çok:
           "Türk milletinin karakteri yüksektir."- Atatürk.
           "Gençlik, güzellik ve saadetin en yüksek derecesine çıkmıştım."- R. N. Güntekin.  
    6 .  mecaz  Erdemli, faziletli.  
    7 .  mecaz  Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan.  
    8 .  isim  Yukarıda, üst tarafta olan yer:
           "Yüksekten avluya açılmış iki pencereden aydınlık alıyordu."- M. Ş. Esendal.  
    9 .  zarf  Büyük para ile.


       

    Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

    yükseklerde dolaşmak
    yüksek perdeden
    yüksek perdeden konuşmak
    yüksekten almak
    yüksekten atmak
    (birine) yüksekten bakmak
    yüksekten konuşmak
    yüksekten uçmak  

    Birleşik Sözler

    yüksek atlama
    yüksek basınç
    yüksek fırın
    yüksek fiyat
    yüksek gerilim
    yüksek lisans
    yüksek okul
    yüksek öğrenim
    yüksek öğretim
    yüksek ses
    yüksek sosyete
    yüksek tahsil
    yüksek yaylak
    sırıkla yüksek atlama    

  • Türkçe

    Güncel Türkçe Sözlük


    a. 1. Yukarıda, üst tarafta olan yer: ?Yüksekten avluya açılmış iki pencereden aydınlık alıyordu.? -M. Ş. Esendal. 2. sf. Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak karşıtı: ?Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı.? -Ö. Seyfettin. 3. sf. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan. 4. sf. Güçlü, şiddetli: Yüksek basınç. Yüksek gerilim. 5. sf. Etkili: ?Gönlünün matemiyle mağrur olan kimseye / Cihanın acep hangi sevinci yüksek gelir?? -E. B. Koryürek. 6. sf. Derece veya makamı bakımından üstün: Yüksek kurul. 7. sf. Normal değerlerin üstünde olan: ?Türk milletinin karakteri yüksektir.? -Atatürk. 8. sf. mec. Erdemli, faziletli: ?Vatana gözyaşı döktünse eğer / Varlığın bu yüksek gururu anlar? -E. B. Koryürek. 9. sf. mec. Toplum içinde para, ün vb. bakımından üstünlüğü olan: Yüksek sosyete.

  • Türkçe

    Divanü Lügatit-Türk


    terzi yüksüğü

  • Türkçe

    Divanü Lügatit-Türk


    yüksek

  • Türkçe

    Dilbilim Terimleri Sözlüğü


    Bir dilin, yayılış alanı içinde denizden en uzak yerlerdeki şekline sıfat olur.

  • Türkçe

    Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu


  • Türkçe Yüksek

    Türkçe

    Yerleşim Yeri İsimleri


    Diyarbakır ili, merkez ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

Türkçe  Türkçe » İngilizce  İngilizce
  • Türkçe yüksek

    İngilizce

    high; (yapı) high-rise; precipitous; loud; exalted, lofty; advanced; high altitude

  • İngilizce

    (Prep.)
    above, over

  • İngilizce

    (Pref.)
    acro, hyper

  • İngilizce

    (N.)
    clarion

  • İngilizce

    (ADJ.)
    raised high, elevated, exalted, high, highrise, lofty, loud, spheric, stately, superior, tall; buoyant, penetrating, penetrative

  • İngilizce

    1. high; lofty. 2. lofty, noble. 3. high; great; intense; big: yüksek basınç high pressure. yüksek frekans high frequency. yüksek bir fiyat a high price. yüksek bir meblağ a big sum. 4. high, superior in status: yüksek okul institution of higher education. 5. loud or raised (voice). 6. (sea) marked by high waves, high. 7. high, superior (quality). 8. high place; height. 9. (playing a game) for high stakes. –– atlama sports high jumping. ––ten atmak to talk big, claim to be able to do that which one can´t. ––ten bakmak /a/ to look down one´s nose at, regard (someone) as inferior to oneself. Y–– Denizcilik Okulu Merchant Marine Academy. ––lerde dolaşmak to pursue the impossible, chase rainbows. –– fırın blast furnace. Y–– ıslam Enstitüsü Higher Institute for Islamic Studies. –– kabartma sculpture high relief (as opposed to bas-relief). –– kan basıncı high blood pressure, hypertension. –– mimar architect whose professional training has included the completion of a five-year university course. –– mühendis engineer whose professional training has included the completion of a five-year university course. –– perdeden konuşmak 1. to talk in a peremptory manner; to talk challengingly. 2. to talk in a loud voice. Y–– Seçim Kurulu the Election Commission (a group of officials charged with supervising a national election). –– sesle (reading, speaking) aloud. –– tansiyon high blood pressure, hypertension. ––ten uçmak to pursue the impossible, chase rainbows. –– ustura slang whopping big lie, whopper. –– yoğunluk comp. high density. –– yoğunluklu comp. high-density.

Yukarı Çık

NeDemek.org anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Azerice, Hollandaca (Flemenkçe), Yunanca, Japonca, Lehçe, Osmanlıca ve bir çok dilde sözlük anlamı ve çevirilerine pratik bir şekilde cevap veren çok dilli ve kapsamlı bir sözlük ve bilgi kaynağıdır.

"Ne demek?" ve "Nedir?" gibi sorularınıza cevaplar bulabilir ve kelime anlamlarını öğrenebilir, atasözleri, deyimler ve türetilmiş kelimelere bakabilirsiniz.

Türkçe bilim terimleri sözlüğü veritabanında bir çok konuda terimler ve anlamlarına ulaşabilirsiniz. Veritabanında yer alan Türkçe kelimeler TDK - Türk Dil Kurumu - sözlük anlamı referans alınarak eklenmiştir.


Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanmanın kelime hazinenizi geliştirmenize, kelimeleri doğru bir şekilde öğrenmenize ve karışık harflerden oluşan bir kelimeden yeni kelimeler bulmanıza, bulmacalarda takıldığınız kelimeleri bulmanıza yardımcı olduğunu göreceksiniz.