su ne demek? su nedir? su anlamı - nedemek.org

Türkçe  Türkçe » Türkçe Türkçe
    • Türkçe

      şu

      Türkçe

      zamir, sıfat
       
      1 .    Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı:
             "Masanın üstünde şu mektubu buldu"- M. Ş. Esendal.  
      2 .  zamir  Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan gösterme zamiri.


         

      Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

      şu günlerde (veya sırada)
      şu hâlde
      şu kadar ki

    • Türkçe

      Divanü Lügatit-Türk


      emirde (olumlu ve olumsuz) pekitme bildiren bir edat

    • Türkçe

      Divanü Lügatit-Türk


      emir ve nehiyde sona gelerek pekitme bildiren ?çu? yerine kullanılan bir kelime

    • Türkçe

      Güncel Türkçe Sözlük


      sf. 1.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Engin.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Şu (işaret sıfat ve zamiri)

    • Türkçe

      su

      Türkçe

      Coğrafya Terimleri Sözlüğü


      bk. çay.

    • Türkçe

      Güncel Türkçe Sözlük


      (I) a. 1. Hidrojenle oksijenden oluşan, sıvı durumunda bulunan, renksiz, kokusuz, tatsız madde, ab: “Kar üstüne dökülü kaynar su gibi işleyici gözlerini mezara dikmiş, bakıyor.” -R. N. Güntekin. 2. Bu sıvıdan oluşan kitle, deniz, akarsu: “Koltuğuna oturdu, Haliçin bulanık sularına daldı.” -F. R. Atay. 3. Meyve, sebze vb.nin sıkılmasıyla elde edilen sıvı: Portakal suyu. Domates suyu. 4. Bazı kokulu yaprak veya çiçeklerin imbikten çekilmesiyle elde edilen kokulu sıvı: Çiçek suyu. Gül suyu. 5. Yemeğin sıvı bölümü: “Belki de iki bardak turşu suyu içecek.” -S. F. Abasıyanık. 6. Kez: Meyveleri iki su yıka. 7. Demir araçları ateşte kızdırdıktan sonra, suya daldırılarak sağlanılan sertlik: Bu bıçağın suyunu iyi vermemişler.

    • Türkçe

      Güncel Türkçe Sözlük


      (II) a. Sutaş.

    • Türkçe

      Güzel Sanatlar Terimleri Sözlüğü


      (Süsleme) Şerit biçiminde kenar süslemesi.

    • Türkçe

      Kimya Terimleri Sözlüğü


      H2O; yer yüzeyinin en büyük bölümünü oluşturan, kimyaca çok kalımlı, renksiz, kokusuz, tatsız sıvı.

    • Türkçe

      Kimya Terimleri Sözlüğü (II)


      Formülü HOH, 17 °C’deki dielektrik sabiti 81, atmosfer basıncında 4 °C’deki bağıl yoğunlu 1,00, d.n. 0 °C, 20 °C’deki viskozitesi 0,01002 poise, özgül ısısı 1 cal/g, 100 °C’deki buhar basıncı 760 mmHg, 20 °C’deki yüzey gerilimi 73 din/cm, erime ısısı 80 cal/g, buharlaşma ısısı 540 cal/g, kırma indisi 1,333 olan, damıtma, iyon değiştirme, klorlama ve süzme ile arıtılabilen, süspansiyon yapıcı, çözücü, endüstriyel soğutucu, nükleer reaktörlerde yavaşlatıcı ve fizyolojik bakımdan besleyici olarak, ayrıca güç kaynağı, su buharı üretimi, kağıt kaplama, süzme, yıkama, ovalamada çok kullanılan, renksiz, kokusuz, tatsız ve dünyada en bol bulunan bir sıvı madde.

    • Türkçe

      Metalbilim İşlem Terimleri Sözlüğü


      Su verme ve suyla soğutma ortamını oluşturan H2O bileşimli sıvı özdek.

    • Türkçe

      Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu


      (kimya)

    • Türkçe

      Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu


      bk çay.

    • Türkçe

      Su Ürünleri Terimleri Sözlüğü


      Kimyasal formulü H2O olan, 4o C’de maksimum yoğunluğa ulaşan, sıvı, gaz veya buz olarak dünya yüzeyinin % 70,8’ini kaplayan bileşik.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1.Halı, perde, örtü vb. eşyaların dört kıyısına konulan çizgiler ya da çiçek biçiminde süsler: Şu halının suyunu ne güzel dokumuşlar. 2.Kumaşlarda kenar çizgisi. 3.Tahta ve odun gibi şeylerde liflerin yolu, doğrultusu: Tahtanın suyu yanlamasına olduğundan düz yarılmıyor. 4.Çocuk oyunlarında çizilen çizgi. 5.Uçantop alanının kıyı çizgisi : Top suya düştü

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Huy, yaradılış : Suyuna göre davranırsan kötülük yapmaz.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Zaman, vakit : Ağşam sularında, dokuz sularında yola çıkmıştım.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Tazelik, canlılık, gençlik için: Su gibi kadınsınız, evlat yetiştirmekten neden çekinirsiniz?

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Hal, durum : İşler ne sularda?

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Utanma duygusu, ar : Kız kısmının yüzünde su vardır.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Kez (giysi yıkamak için) : İki su yıkamak.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Çizgili aşık oyununda enekle vurulan aşığın çember dışına çıkmayarak tam çizgi üstünde kalma durumu

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      < ET suv

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Su // zemzem suyı: zemzem suyu

    • Türkçe

      Su

      Türkçe

      Kişi Adları Sözlüğü


      Cinsiyet: Kız
      Canlıların yaşamında önemli bir yeri olan, rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.Cinsiyet: Erkek
      Canlıların yaşamında önemli bir yeri olan rengi, tadı, kokusu olmayan sıvı.

    • Türkçe

      Türkçe

      Divanü Lügatit-Türk


      asker

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Su

    • Türkçe

      Türkçe

      Kişi Adları Sözlüğü


      Cinsiyet: Erkek
      1. Asker, ordu. 2. Güç, kuvvet.

    • Türkçe

      Türkçe

      Osmanlıca


      kötü.

Türkçe  Türkçe » İngilizce İngilizce
    • Türkçe

      su

      İngilizce

      -yu 1. water. 2. juice. 3. sap. 4. body of water; stream; river; lake; sea. 5. broth; gravy. 6. temper (of steel). 7. embroidery running pattern. (...) ––larında about, around: saat altı sularında around six o´clock. elli sularında about fifty years old. –– almak 1. to leak, admit water. 2. (for a boat) to leak, take in water. ––yunu almak /ın/ to drain the water from (cooked vegetables). –– arkı irrigation ditch. ––da balık satmak to make an empty promise. –– basmak /ı/ for water to flood (a place). –– baskını flood. ––yun başı 1. source, spring, fountain. 2. place from which one gains the greatest profits or benefits. 3. person who holds the greatest authority and bears the greatest responsibility. ––yu baştan/başından kesmek to tackle a problem at its root. –– birikintisi puddle. ––da boğulmak to be drowned. ––ya boğulmak to be flooded with water. –– bölümü çizgisi geog. watershed, water parting. ––yu bulandırmak to throw a monkey wrench into something that´s going well. –– cenderesi hydraulic press. –– çarpmak /a/ to give (one´s face) a quick, splashy wash. –– çekmek 1. to draw water (from a well or cistern). 2. to absorb water. ––yunu çekmek 1. for the liquid in (something being cooked) to boil away. 2. (for money) to be spent, run out. ––yu çekilmiş değirmene dönmek 1. (for a place) to become as silent as a tomb, become like a morgue. 2. to become completely useless. ––dan çıkmış balığa dönmek to be in a daze, not to know what to do or which way to turn. –– değirmeni water mill. –– dökmek to urinate, pass water, make water. –– dökünmek to take a quick bath (by dousing oneself with water). ––ya düşmek 1. to fail, come to nothing. 2. to fall into the water. –– etmek/yapmak (for a ship) to leak, take in water. ––dan geçirmek /ı/ 1. to wash (laundry) quickly and carelessly. 2. to rinse (laundry). –– gibi 1. like water. 2. easily, smoothly. 3. fluently. –– gibi akmak 1. (for time) to pass very quickly. 2. /a/ (for money) to be made by (a person or place) in great quantities. –– gibi aziz ol! Thank you very much indeed (for bringing me water to drink)! –– gibi bilmek /ı/ to know (something) perfectly, have (something) down pat. –– gibi ezberlemek /ı/ to memorize (something) perfectly. –– gibi gitmek (for money) to be spent like water. –– gibi okumak /ı/ to read quickly and faultlessly. –– gibi terlemek to sweat heavily. ––yuna/––yunca gitmek /ın/ not to go counter to (someone); not to cross (someone), to comply with (someone´s) wishes. ––yu görmeden paçaları sıvamak to count one´s chickens before they´re hatched. –– (yüzü) görmemiş very dirty (face, hands). ––ya göstermek /ı/ to give (something) a quick wash. –– götürmez indisputable. –– götürür yeri olmamak /ın/ for there to be nothing more to be said about (a matter). ––ya götürür, susuz getirir. colloq. He´s a master hoodwinker. –– içene yılan bile dokunmaz. proverb It´s wrong to attack a person while he´s drinking water, even if he is one´s enemy. –– içinde easily, at least. –– içinde kalmak to sweat heavily, sweat buckets. –– içmek gibi very easy, as easy as taking candy from a baby. –– kaçırmak 1. to leak. 2. slang to annoy, bother, give someone a headache. –– kaldırmak (for something being cooked) to absorb water. –– kapmak (for a wound) to get infected, fester. ––lar kararmak to get dark (in the evening). –– katılmamış real, in every sense of the word, through and through. ––yu kesilmiş değirmene dönmek (for a place) to get quiet, for all noise (in a place) to cease. –– kesimi naut. draft line; water line. ––yu kesiyor. It´s so blunt it won´t cut anything (said of a knife). –– kesmek to become very watery; to ooze a lot of water or juice. –– kireci hydraulic lime. –– korkusu hydrophobia, morbid dread of water. –– koyuvermek 1. (for something) to ooze a lot of water (while being cooked). 2. slang to become impudent, overstep the mark, spoil the fun by going too far. –– küçüğün, söz/sofra büyüğün. proverb At mealtime the children should be the ones who get water

    • İngilizce

      (ADJ.)
      water, aquatic, aqueous

    • İngilizce

      (N.)
      water, aqua, juice, bourne, bourn, hydric oxide, adam's ale

    • İngilizce

      (Pref.)
      hydro

    • İngilizce

      water; juice; sap; broth; stream, brook; aquatic

    • Türkçe

      şu

      İngilizce

      -nu this; that. ––na bak! Just look at him! (said belittlingly). ––nu bunu bilmem! colloq. But me no buts!/I´m not accepting any excuses! ––ndan bundan konuşmak to talk of this and that. –– günlerde 1. in the near future, any day now. 2. in these days: in those days. –– halde 1. In that case .../If that´s the case .... 2. therefore. –– kadar ki only, but (used to introduce a remark or a sentence). ––nun şurası colloq. that place over there; this place right here. ––nun şurasında colloq. just, only: şunun şurasında Ramazan´a iki gün kaldı. There are only two days to go before Ramazan begins. –– var ki only, however, and yet (used to introduce a remark or a sentence).

    • İngilizce

      (Conj.)
      that

    • İngilizce

      (Pron.)
      that

    • İngilizce

      that, this; that one

Türkçe  Türkçe » Almanca Almanca
    • Türkçe

      su

      Almanca

      s Nilpferd.

    • Almanca

      Wasser [das], Gewässer [das]

    • Almanca

      Wasser; Nebenfluss; Staft

    • Türkçe

      şu

      Almanca

      in diesem Augenblick; momentan.

    • Almanca

      diese, dieser, dieses; der da, die da, das da

    • Almanca

      jener, jene, jenes

Türkçe  Türkçe » Fransızca Fransızca
    • Türkçe

      su

      Fransızca

      eau [la]; (sýkýlarak çýkarýlan) jus [le]

    • Fransızca

      eau

    • Türkçe

      şu

      Fransızca

      ce, ceci, cela, celle, celui, cette, celui-ci, celui-là

    • Fransızca

      ce, celui-là

Türkçe  Türkçe » Azerice Azerice
    • Türkçe

      şu

      Azerice

      bu

    • Türkçe

      su

      Azerice

      su

Türkçe  Türkçe » Flemenkçe Flemenkçe
    • Türkçe

      su

      Flemenkçe

      water

Türkçe  Türkçe » Lehçe Lehçe
    • Türkçe

      su

      Lehçe

      woda

    • Türkçe

      şu

      Lehçe

      ów

    • Lehçe

      tamten

Türkçe  Türkçe » Yunanca Yunanca
    • Türkçe

      su

      Yunanca

      (το) νερό, (ο) χυμός

Türkçe  Türkçe » Japonca Japonca
    • Türkçe

      su

      Japonca

      mizu

Türkçe  Türkçe » Arnavutça Arnavutça
    • Türkçe

      su

      Arnavutça

      ujë

    • Türkçe

      şu

      Arnavutça

      këtë

Türkçe  Türkçe » Kazakça Kazakça
    • Türkçe

      şu

      Kazakça

      sol

    • Türkçe

      su

      Kazakça

      sw

Azerice  Azerice » Türkçe Türkçe
    • Azerice

      su

      Türkçe

      su

Fransızca  Fransızca » Türkçe Türkçe
    • Fransızca

      su

      Türkçe

      [le] bilgi

İtalyanca  İtalyanca » Türkçe Türkçe
    • İtalyanca

      su

      Türkçe

      avv. yukarı, yukarıya, yukarıda, üstte.

Japonca  Japonca » Türkçe Türkçe
    • Japonca

      su

      Türkçe

      sirke

Yukarı Çık

NeDemek.org anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Azerice, Hollandaca (Flemenkçe), Yunanca, Japonca, Lehçe, Osmanlıca ve bir çok dilde sözlük anlamı ve çevirilerine pratik bir şekilde cevap veren çok dilli ve kapsamlı bir sözlük ve bilgi kaynağıdır.

"Ne demek?" ve "Nedir?" gibi sorularınıza cevaplar bulabilir ve kelime anlamlarını öğrenebilir, atasözleri, deyimler ve türetilmiş kelimelere bakabilirsiniz.

Türkçe bilim terimleri sözlüğü veritabanında bir çok konuda terimler ve anlamlarına ulaşabilirsiniz. Veritabanında yer alan Türkçe kelimeler TDK - Türk Dil Kurumu - sözlük anlamı referans alınarak eklenmiştir.


Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanmanın kelime hazinenizi geliştirmenize, kelimeleri doğru bir şekilde öğrenmenize ve karışık harflerden oluşan bir kelimeden yeni kelimeler bulmanıza, bulmacalarda takıldığınız kelimeleri bulmanıza yardımcı olduğunu göreceksiniz.