Türkçe
onTürkçe
isim
1 . Dokuzdan bir artık.
2 . isim Dokuzdan sonra gelen sayının adı ve bu sayıyı gösteren rakam: 10, X.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
on (defa veya kere)Birleşik Sözler
on altılıkTürkçe
Divanü Lügatit-Türk
Türkçe
Güncel Türkçe Sözlük
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
önTürkçe
isim
1 . Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı:
"Beş on kişi, köşkün önünde toplandık."- M. Ş. Esendal.
2 . Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı:
"Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim."- B. Felek.
3 . Bir kimsenin ilerisi:
"Bir aralık önümüzden şarkı sesleri geldi."- S. F. Abasıyanık.
4 . Yakın gelecek zaman.
5 . Giyeceklerin genellikle göğsü örten bölümü:
"Uçuk siyah renkli çarşaf pelerinin önü açık."- P. Safa.
6 . sıfat Benzerler arasında bakılan veya gidilen yönde olan:
"Ben, Anafartalar'da Mustafa Kemal'in bulunduğu en ön siperlerde de kurşun attım."- A. Gündüz.
7 . Bazı kelimelerin başına getirilerek kelimenin anlamına "önce olan" veya "ilk kavramı" katar.
8 . Civar, yöre.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
önde gelmekBirleşik Sözler
ön adTürkçe
Biyoloji Terimleri Sözlüğü
Türkçe
Güncel Türkçe Sözlük
Türkçe
Jimnastik Terimleri Sözlüğü
Türkçe
Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
Türkçe
Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
Türkçe
Zooloji Terimleri Sözlüğü
Türkçe
Tarama Sözlüğü
Türkçe
onİngilizce
ten. ––/beş para etmez utterly worthless. –– paralık etmek /ı/ to disgrace; to humiliate. –– paraya on taklak atar. colloq. He´ll stoop to anything in order to make money, even if it´s only a tiny sum. –– parmağında on kara. colloq. He has a habit of saying nasty things about people. –– parmağında on marifet (someone) who is skillful at doing a number of things, who is very versatile. –– parmağım yakasında. colloq. 1. I swear I´ll make him suffer for this. 2. I´m going to see this business through to the bitter end.
İngilizce
(N.)
ten
İngilizce
(Pref.)
deca
İngilizce
ten
Türkçe
önİngilizce
1. front; /ın/ front part (of). 2. /ın/ space in front (of). 3. front; foremost; preliminary. 4. the time immediately before one, the immediate future. ––ünde /ın/ in front of; before, in the presence of. ––ünden /ın/ a little before. ––ü alınmak to be nipped in the bud; to be stopped; to be checked. ––e almak /ı/ to give preference to. ––ünü almak /ın/ to nip (something) in the bud; to put a stop to; to check. ––ünü ardını bilmek 1. to be cautious, be prudent. 2. to know how to conduct oneself. ––ünde ardında dolaşmak /ın/ to follow (someone) everywhere. ––ünü ardını düşünmemek /ın/ not to think (something) through, not to consider (something) carefully. ––ünde ardında gidilmez. colloq. He is not someone you can rely on. ––üne arkasına bakmamak to be very careless, not to think things through. –– ayak olmak /a/ to be the initiator of (something), get (something) started. ––üne bak. colloq. Look out!/Take care!/Watch out!/Watch your step! ––üne bakmak to hang one´s head in shame. ––üne bir kemik atmak /ın/ to throw (someone) a bone, give (someone) something that´ll keep him from talking. –– cam auto. windshield. –– çalışma preliminary study. ––üne çıkmak /ın/ to appear suddenly in front of (someone); to waylay. ––üne dikilmek /ın/ to plant oneself squarely in front of (someone). ––e düşmek to go in front; to lead the way. ––üne geçmek /ın/ to nip (something) in the bud; to put a stop to; to check. ––de gelen foremost. ––üne gelen anyone who comes along, anybody whatsoever. ––üne geleni kapar, ardına geleni teper. colloq. He´s rude and hostile to everyone he comes into contact with. ––üne katmak /ı/ 1. to drive (an animal) in front of one. 2. to force (someone) to go before one. ––ünü kesmek /ın/ to block (someone´s) path; to waylay. ––ünde perende atamamak /ın/ to be unable to fool (someone). –– planda gelmek to be the most important thing, be the most urgent thing. ––ü sıra gitmek /ın/ to go shortly ahead of (someone). ––e sürmek /ı/ to suggest, propose; to set forth. –– tekerlek nereye giderse art tekerlek de oraya gider. proverb Children imitate the adults that are around them.
İngilizce
(ADJ.)
front, fore, frontal, anterior, forward, initiative, precursory, preliminary
İngilizce
(N.)
front, face, fore, presence
İngilizce
(Pref.)
ante, pre, pro
İngilizce
front; foreground; face; breast, chest; the future; front, foremost, forward; fore; prior; preparatory, preliminary; anterior, frontal
Türkçe
onAlmanca
zehn
Türkçe
önAlmanca
vorder.
Almanca
vordere(r, s); Gegenwart [die], Vordergrund [der]
Almanca
vorder
Türkçe
onFransızca
dix
Türkçe
önFransızca
antérieur/e, avancé/e, préalable, préliminaire
Fransızca
devant
Türkçe
onAzerice
on
Türkçe
onLehçe
dziesiątka
Lehçe
dziesięcioro
Lehçe
dziesięć
Türkçe
onYunanca
δέκα
Türkçe
önYunanca
μπροστά
Türkçe
onJaponca
too
Türkçe
önJaponca
mae, mae no
Türkçe
onArnavutça
dhjetë
Türkçe
önArnavutça
ball
Türkçe
önKazakça
aldı
Türkçe
onKazakça
on
İngilizce
onİngilizce
adj. activated; turned on
İngilizce
adv. forth; ahead; while continuing
İngilizce
prep. atop; as a part of; toward; from
İngilizce
onTürkçe
(ADJ.)
[ɑ /ɒn ,ən]
olmakta olan, devam etmekte olan, çalışmakta, yanık, devrede, sahnede, hazır, çakırkeyif
Türkçe
(ADV.)
[ɑ /ɒn ,ən]
durmadan, sürekli olarak, üstünde (giysi), giymiş olarak, beri, bu yana
Türkçe
(Prep.)
[ɑ /ɒn ,ən]
üstünde, üzerinde, de, e doğru, yönünde, ile, civarında, esnasında
Türkçe
edat 1. üzerinde, üstünde; üzerine, üstüne: on the end table sehpanın üstünde. on the wall duvarın üstünde. Don´t write on the wall. Duvarın üzerine yazma. 2. -de: on the bus otobüste. on the list listede. on the first of June bir haziranda. on the gover
Türkçe
üstünde, üstüne; -de, -da; hakkinda, üzerine; kenarinda, yaninda, kiyisinda; yönünde, -e dogru, -e; ile; yaninda, üzerinde; amaciyla, için, araliksiz, durmadan, boyuna, sürekli; ileriye dogru, ileri; giymis, üzerinde; yanmakta, çalismakta, açik, giyilmis
Türkçe
-de
Türkçe
de
Türkçe
Bilgisayar/Elektronik Terimleri
Türkçe
beri
Türkçe
çakırkeyif
Türkçe
çalışmakta
Türkçe
civarında
Türkçe
devam etmekte olan
Türkçe
devrede
Türkçe
durmadan
Türkçe
-e doğru
Türkçe
giymiş olarak
Türkçe
hazır
Türkçe
olmakta olan
Türkçe
sahnede
Türkçe
sürekli olarak
Türkçe
üstünde (giysi)
Türkçe
üstünde
Türkçe
üzerinde
Türkçe
yanık
Türkçe
ile
Türkçe
yönünde
Azerice
onTürkçe
on
Fransızca
onTürkçe
insan, insanlar; biri; biz; onlar
Kazakça
onTürkçe
on
Kazakça
oñTürkçe
DOĞRU
Türkçe
müspet
Türkçe
olumlu
Türkçe
pozitif
Türkçe
sağ
Kazakça
öñTürkçe
beniz
Türkçe
sima
Türkçe
suret
Türkçe
yüz
NeDemek.org anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Azerice, Hollandaca (Flemenkçe), Yunanca, Japonca, Lehçe, Osmanlıca ve bir çok dilde sözlük anlamı ve çevirilerine pratik bir şekilde cevap veren çok dilli ve kapsamlı bir sözlük ve bilgi kaynağıdır.
"Ne demek?" ve "Nedir?" gibi sorularınıza cevaplar bulabilir ve kelime anlamlarını öğrenebilir, atasözleri, deyimler ve türetilmiş kelimelere bakabilirsiniz.
Türkçe bilim terimleri sözlüğü veritabanında bir çok konuda terimler ve anlamlarına ulaşabilirsiniz. Veritabanında yer alan Türkçe kelimeler TDK - Türk Dil Kurumu - sözlük anlamı referans alınarak eklenmiştir.
Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanmanın kelime hazinenizi geliştirmenize, kelimeleri doğru bir şekilde öğrenmenize ve karışık harflerden oluşan bir kelimeden yeni kelimeler bulmanıza, bulmacalarda takıldığınız kelimeleri bulmanıza yardımcı olduğunu göreceksiniz.