iç ne demek? iç nedir? iç anlamı - nedemek.org

Türkçe  Türkçe » Türkçe Türkçe
    • Türkçe

      Türkçe


      isim
       
      1 .    Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı:
             "Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir."- Ç. Altan.  
      2 .    Oyuk olan veya oyuk sayılabilen şeylerin boşluğu:
             "İlkyaz sabahının aydınlığı kaplamıştı odanın içini."- N. Cumalı.  
      3 .    Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta.  
      4 .    (toplu bir durumda bulunan) Kimse veya nesnelerin arasında bulunan kimse veya nesne:
             "Ama hepiniz, hepiniz / Hepiniz geçim derdinde / Bir ben miyim keyif ehli içinizde?"- O. V. Kanık.  
      5 .    Ten ile dış giysiler arası:
             "Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum."- E. Bener.  
      6 .    Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm.  
      7 .    Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım.  
      8 .    Mide, bağırsak, karın.  
      9 .    Akıl, gönül, irade gibi insanın manevî varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri:
             "İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerde?"- S. F. Abasıyanık.  
      10 .    Bir ülkede, şehirde, toplulukta vb.de olan veya yapılan.  
      11 .  sıfat  (somut kavramlarda) İki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan:
             "İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı."- P. Safa.  
      12 .  sıfat  İnsanın manevî varlığıyla ilgili olan.  
      13 .  mecaz  Muhteva.  
      14 .    Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım.


         

      Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

      iç açmak
      iç bağlamak
      iç çekmek (içini çekmek veya iç geçirmek)
      iç dökmek
      iç etmek
      iç geçirmek
      iç gıcıklamak
      içi açılmak
      içi alaylı, dışı kalaylı
      içi almamak
      içi bayılmak
      içi beni yakar, dışı eli (veya seni) yakar
      içi bulanmak
      içi burkulmak (veya içi sızlanmak)
      içi cız etmek
      içi çekmek
      içi daralmak
      içi dayanmamak
      içi dışına çıkmak
      içi erimek
      içi ezilmek
      içi geçmek
      içi gitmek
      içi götürmemek
      içi hop etmek
      içi ısınmak
      içi içine geçmek
      içi içine sığmamak
      içi içini yemek
      (bir şeyi) içi kabul etmemek
      içi kalkmak (veya kabarmak)
      içi kan ağlamak
      içi kapanmak
      içi kararmak
      içinde duymak
      içinde kaybolmak
      içinden bir şeyler kopmak
      (bir işin) içinden çıkmak
      içinden geçirmek
      içinden geçmek
      içinden gelmek (veya gelmemek)
      (birine) içinden gülmek
      içinden kan gitmek
      içinden konuşmak (veya demek)
      içinden okumak
      içinden yanmak
      içinde yüzmek
      içine almak
      içine ateş atmak
      içine ateş düşmek
      içine atmak
      içine baygınlıklar çökmek
      içine çekilmek
      içine çekmek
      içine dert olmak
      içine doğmak
      içine dokunmak
      içine etmek
      içine hüzün çökmek
      içine işlemek
      içine kapanmak (veya içine çekilmek)
      içine kurt düşmek
      içine oturmak
      (bir şeyin) içine sıçmak
      içine sinmek (veya sinmemek)
      (birini) içine sokacağı gelmek
      içine tükürmek
      içini açmak
      içini bayıltmak (veya kıymak)
      içini boşaltmak
      içini çürütmek
      içini dökmek
      içini ezmek
      içini karartmak
      içini kemirmek
      içini kurt yemek (veya kemirmek)
      içinin ateşi küllenmek
      içinin (veya yüreğinin) yağı erimek
      (birinin) içini okumak
      içini parçalamak (veya parça parça etmek)
      (birinin) içini sarmak
      içini sıkmak
      içini yakmak
      içini yemek
      içi paralanmak (veya parçalanmak)
      içi pır pır etmek
      içi rahat etmek
      içi sıkılmak
      içi sızlamak
      içi sürmek
      içi titremek
      içi (veya midesi) kazınmak (veya kıyılmak)
      içi vık vık (fık fık veya pır pır) etmek
      içi yağ bağlamak
      içi yanmak
      iç tutmak (veya iç bağlamak)

      Birleşik Sözler

      iç acısı
      iç açıcı
      iç ağa
      iç asalak
      iç bakla
      iç barış
      iç başkalaşım
      iç bellek
      iç borçlanma
      iç bölge
      iç bulantısı
      içbükey
      iç bükün
      iç cep
      iç cümle
      iç çamaşırı
      iç çokgen
      iç denge
      iç deniz
      iç deri
      iç donu
      iç dünya
      iç ek
      iç evlilik
      iç gezegen
      iç göbek
      iç göç
      içgüdü
      iç güveyi
      iç harp
      iç hastalıkları
      iç hat
      iç ısı
      iç ısıtıcı
      iç içe
      iç işleri
      iç itim
      iç itmek
      iç kafiye
      iç kapak
      iç kavuz
      iç kulak
      iç kuyu
      iç lastik
      iç merkez
      iç mimar
      iç mimarî
      iç odun
      iç oğlanı
      iç pazar
      iç pilâv
      iç plazma
      iç politika
      iç salgı
      iç savaş
      iç ses
      iç spiker
      iç su
      iç sürme
      içtepi
      iç ters açı
      iç turizm
      iç tümce
      iç türeme
      iç tüzük
      içyağı
      iç yarıçap
      iç yüz
      iç zar
      içe bakış
      içe dönük
      içe kapanık
      içe yöneliklik
      içi boş
      içi çıfıt çarşısı
      içi dar
      içi dışı bir
      içi fesat
      içi geniş
      içi tez
      için için
      içler acısı
      içten evlilik
      içten içe
      içten pazarlıklı
      sağ iç
      sol iç  

    • Türkçe

      Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu


    • Türkçe

      Divanü Lügatit-Türk


    • Türkçe

      Güncel Türkçe Sözlük


      a. 1. Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı: ?Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir.? -Ç. Altan. 2. Oyuk şeylerin boşluğu. 3. Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta: Tahtanın içi çürümüş. 4. Nesnelerin veya kimselerin arasında bulunan nesne veya kimse, ara. 5. Ten ile dış giysiler arası: ?Boynumda kalın yün atkı, içimde çift kat fanila, gene de titriyorum.? -E. Bener. 6. Kabuğu olan veya dışı kabuk durumunda bulunan yiyeceklerde kabuğun sardığı bölüm: Ekmek içi. Ceviz içi. 7. Pirinç, soğan ve baharatla hazırlanan, dolmalarda kullanılan karışım. 8. Mide, bağırsak, karın: İçi bulanmak. İçi sürmek. 9. Akıl, gönül, irade gibi insanın manevi varlığını oluşturan şeylerden herhangi biri: ?İçimizdeki sevinçleri, kederleri paylaşacak insan nerde?? -S. F. Abasıyanık. 10. Bir ülke, şehir, topluluk vb.nde olan veya yapılan: Yurt içi ulaşım. Şehir içi haberleşme. Aile içi ilişkiler. 11. Değişik yemeklerde kullanılmak üzere et ile sebzelerin ince kıyımının karıştırılması ve yoğrulmasıyla meydana getirilen karışım. 12. sf. Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha yakın olan: ?İç kapının perdesi yanlara doğru açıldı.? -P. Safa. 13. sf. İnsanın manevi varlığıyla ilgili olan: İç dünyamız. 14. mec. Muhteva.

    • Türkçe

      Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu


      (matematik)

    • Türkçe

      Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü


      Sinema/TV. 1. Kapalı yerlerde geçen görünçlükleri içine alan çekim. 2. İşlikte, kapalı yerlerde çevrilmiş çekim. Dışın karşıtı.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      İç.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Hiç (bk. hiç, hij)

    • Türkçe

      Osmanlıca


      t. Herşeyin içerisi, dâhil, derun. * Bir şeyin ortasındaki kısım, göbek. * Karın, mide. * Kalb, vicdan, gönül. * Harem dairesi. * Bir şeyin görünmez ciheti, bâtın

    • Türkçe

      IC

      Türkçe

      Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü


      Soluk alma kapasitesi.

    • Türkçe

      ic

      Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Hiç

    • Türkçe

      İç

      Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. İç, kapalı yer. 2. Muhteva

Türkçe  Türkçe » İngilizce İngilizce
    • Türkçe

      İngilizce

      -çi 1. the interior, the inside, the inner part or surface. 2. see içinde. 3. insides, innards (internal organs of a person or animal). 4. (a person´s) true self, heart, soul: Merak etme, Safigül´ün içi temiz. Don´t worry, Safigül´s a good soul at heart. Eğer içinde varsa, bir yolunu bulup üniversiteyi bitirir. He´ll find a way to finish university, if he really wants to do so. 5. inner part (of a nut or seed), kernel; inner part (of a fruit), meat, flesh. 6. stuffing, filling (material used to stuff or fill something). 7. inner, inside; interior; internal. 8. domestic, internal (as opposed to foreign). 9. inland (as opposed to coastal). ––ler acısı heartrending, heartbreaking. –– açı interior angle. –– açıcı gladdening, glad, cheering, heartening. ––ini açmak 1. /a/ to pour out one´s troubles (to), unburden oneself (to). 2. /a/ to make one´s feelings clear to (someone who has annoyed or angered one). 3. /ın/ to cheer (someone) up, gladden (someone), gladden (someone´s) heart, lift (someone´s) spirits: Bu haber Nefise´nin içini açtı. This news gladdened Nefise´s heart. ––ine alan including. ––ine alma inclusion. ––ine almak /ı/ to include, encompass; to hold, contain. ––i almamak /ı/ 1. not to feel like eating (something). 2. to be reluctant to (do something). ––ine ateş düşmek to suffer a grievous emotional blow. ––ine atmak /ı/ 1. to keep (a worry, a problem) to oneself. 2. to store away in one´s memory (an insult which one has appeared to disregard). –– bağlamak (for the kernel of a nut or seed) to become plump, fill its shell, hull, or husk. –– bakla shelled broad beans. ––ine baygınlıklar çökmek to feel like screaming (because one finds something extremely tiresome or exasperating). ––i bayılmak 1. to feel faint (with hunger). 2. to feel full and thirsty (after eating too much rich food). ––ini bayıltmak /ın/ 1. (for an over-sweet food) to make (one) feel sick. 2. to exasperate (someone) (by talking too much or dillydallying). ––i beni yakar, dışı eli (yakar). colloq. Others only know his outward charm, whereas I know his inner nastiness. –– bezelye shelled peas. ––ini bir kurt yemek/kemirmek for a doubt to nag one. ––ini boşaltmak 1. to blow one´s stack. 2. to pour out one´s troubles (to). ––i bulanmak 1. to feel nauseated. 2. to get suspicious. –– bulantısı nausea. ––i burkulmak to feel a deep pang of sadness. –– bükün ling. internal inflection. –– cep tailor. inside pocket. ––i cız etmek 1. suddenly to feel a tug at one´s heartstrings; suddenly to be touched to the quick. 2. suddenly to feel very sad, very dispirited, or very discouraged. –– çamaşırı underwear. –– çekmek 1. to sigh. 2. to sob. ––i çekmek /ı/ to have a longing for, desire. ––ine çekmek /ı/ to breathe in, inhale. ––ini çekmek to sigh. ––i çıfıt çarşısı evil-minded. ––inden çıkılmaz impossible, (something) which seems insuperably difficult; insoluble, insolvable (problem): içinden çıkılmaz bir hal an impasse. ––inden çıkmak /ın/ successfully to manage, carry out, or do (a difficult job); to solve (a difficult problem). ––i dar impatient, restless (person). ––i daralmak to be depressed, be distressed. ––i dayanmamak /a/ 1. to be unable to stand by and do nothing. 2. for (one´s) conscience not to let one do (something). 3. not to be able to stand or bear (something) (because of jealousy). ––ine dert olmak to be unhappy at having failed to accomplish (something). ––i dışı bir unaffected, free of hypocrisy, genuine. ––i dışına çıkmak 1. to vomit, throw up. 2. to have been so bounced about and jolted that one feels nauseated. ––inden doğmak see ––inden gelmek. ––ine doğmak /ın/ intuitively to feel that, have a feeling that (something is going to happen): Böyle bir şey olacağı içime doğmuştu. I´d had a feeling something like this would happen. ––ine dokunmak /ın/ to sadden; to pain. –– donu underpants. ––ini dökmek /a/ to pour out one´s troubles (to), unburden oneself (to). –– dünya (a person´s) inner world, inner self. ––i erimek to be greatly worried

    • İngilizce

      (ADJ.)
      internal, inner, interior, inside, in, domestic, inlying, inward, inland, civil

    • İngilizce

      (N.)
      inside, interior, core, within, bowels, intestine, stuffing, refill, guts

    • İngilizce

      (Pref.)
      endo

    • İngilizce

      inside, interior; stomach, intestines, offal; heart, mind; internal, interior, inner, inside; domestic, home

Türkçe  Türkçe » Almanca Almanca
    • Türkçe

      Almanca

      e Innere.

    • Almanca

      innere(r, s); nach innen; Innere(s) [das]

    • Almanca

      Innere

Türkçe  Türkçe » Fransızca Fransızca
    • Türkçe

      Fransızca

      interne, intestin/e, intérieur/e

    • Fransızca

      intérieur, noyau

Türkçe  Türkçe » Azerice Azerice
    • Türkçe

      Azerice

Türkçe  Türkçe » Lehçe Lehçe
    • Türkçe

      Lehçe

      wewnątrz

    • Lehçe

      wewnętrzny

    • Lehçe

      wnętrze

Türkçe  Türkçe » Japonca Japonca
    • Türkçe

      Japonca

      naka

Türkçe  Türkçe » Arnavutça Arnavutça
    • Türkçe

      Arnavutça

      brendi

Türkçe  Türkçe » Kazakça Kazakça
    • Türkçe

      Kazakça

    • Kazakça

      işki

İngilizce  İngilizce » İngilizce İngilizce
    • İngilizce

      IC

      İngilizce

      aha!, I get it!, I understand! (Internet abbreviation)IC (I See)

    • İngilizce

      electrical circuit composed of many miniature transistors and other electronic components imbedded in a tiny chip (Electronics, Computers)IC (intergrated circuit)

İngilizce  İngilizce » Türkçe Türkçe
    • İngilizce

      ic

      Türkçe

      ıc

    • Türkçe

      Mühendislik Terimleri


      Ic

Azerice  Azerice » Türkçe Türkçe
    • Azerice

      Türkçe

Yukarı Çık

NeDemek.org anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Azerice, Hollandaca (Flemenkçe), Yunanca, Japonca, Lehçe, Osmanlıca ve bir çok dilde sözlük anlamı ve çevirilerine pratik bir şekilde cevap veren çok dilli ve kapsamlı bir sözlük ve bilgi kaynağıdır.

"Ne demek?" ve "Nedir?" gibi sorularınıza cevaplar bulabilir ve kelime anlamlarını öğrenebilir, atasözleri, deyimler ve türetilmiş kelimelere bakabilirsiniz.

Türkçe bilim terimleri sözlüğü veritabanında bir çok konuda terimler ve anlamlarına ulaşabilirsiniz. Veritabanında yer alan Türkçe kelimeler TDK - Türk Dil Kurumu - sözlük anlamı referans alınarak eklenmiştir.


Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanmanın kelime hazinenizi geliştirmenize, kelimeleri doğru bir şekilde öğrenmenize ve karışık harflerden oluşan bir kelimeden yeni kelimeler bulmanıza, bulmacalarda takıldığınız kelimeleri bulmanıza yardımcı olduğunu göreceksiniz.