ağız ne demek? ağız nedir? ağız anlamı - nedemek.org

Türkçe  Türkçe » Türkçe Türkçe
    • Türkçe

      agız

      Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Yeni doğurmuş bir hayvandan ilk günlerde sağılan, koyu yapışkan süt, ağız.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Ağız

    • Türkçe

      ağız

      Türkçe

      Biyoloji Terimleri Sözlüğü


      Bir hayvanın besinini aldığı açıklık; dudaklar arasındaki açıklık.

    • Türkçe

      Coğrafya Terimleri Sözlüğü


      Bir akarsuyun göle ya da denize döküldüğü yer.

    • Türkçe

      Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü


      (Derleme.. şive) Tarihî gelişim ve bölge etkisiyle, bir anadilin lehçesi içinde ses ve yapı bakımından görülen küçük ayrılıklar: İstanbul ağzı, Gaziantep ağzı, taşra ağzı, Rumeli ağzı, Anadolu ağızları vb.

    • Türkçe

      Dilbilim Terimleri Sözlüğü


      Türlü şartlara ve hallere göre, kullanılan dil: ŞEHİRLİ AĞZI, ( Urbanisme ), TAŞRA AĞZI ( Provincialisme ), KÖYLÜ AĞZI ( Rusticisme ), SOKAE: AĞZI veya AŞAĞILIK AĞIZ ( Vulgarisme ), KULLANIŞ AĞZI ( Parler dusage ), ÖZEL AĞIZ ( Parler spécial ), YEREL AĞIZ ( Parler local ).

    • Türkçe

      Edebiyat ve Söz Sanatı Terimleri Sözlüğü


      Türlü şartlara ve hallere göre, kullanılan dil. (ŞEHİRLİ AĞZI, Urbanisme; TAŞRA AĞZI, Provincialisme; KÖYLÜ AĞZI, Rusticisme; SOKAK AĞZI veya AŞAĞILIK AĞIZ, Vulgarisme).

    • Türkçe

      Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü


      Kendine özgü söyleyişi olan yöresel konuşma.

    • Türkçe

      Gramer Terimleri Sözlüğü


      (I) Yüzün aşağı kısmında bulunan, sesin çıkmasına ve biçimlenmesine yarayan organ.

    • Türkçe

      Gramer Terimleri Sözlüğü


      (II) Bir dilin veya bir lehçenin yazı diline oranla ve çoğunlukla ses, bazende şekil, anlam ve söz varlığı bakımından birbirinden az çok ayrılan konuşma biçimleri: Türkiye Türkçesinin İstanbul ağzı, Aydın ağzı, Konya ağzı, Nevşehir ağzı, Anadolu ve Rumeli ağızları; Bakû ağzı, Taşkent ağzı, Kazan ağzı, Avşar ağzı, Doğu Türkistan ağızları, Harezm Oğuz ağızları gibi.

    • Türkçe

      Gramer Terimleri Sözlüğü


      (III) Yetiştikleri bölge, meslek, çevre ve öğrenim farkları gibi etkenler ve kişisel eğilimler dolayısıyla, bir dilin kişiden kişiye değişen kullanılışı ve konuşma biçimleri. Her yazarın kendine özgü bir dil ve üslûp özelliğine sahip oluşu bundandır.

    • Türkçe

      Güncel Türkçe Sözlük


      (II) a. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü.

    • Türkçe

      Güncel Türkçe Sözlük


      (I) a. 1. anat. Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ. 2. Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü: Küçük bir ağız. 3. Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı: “Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı.” -H. R. Gürpınar. 4. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap: Çay ağzı. 5. Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı: Körfezin ağzı. 6. Çıkış yeri: “Şimdi tünelin ağzında değilim artık.” -A. Ağaoğlu. 7. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak. 8. Kesici aletlerin keskin tarafı: “Çelik ağızlı, küçük gül makasını kâğıdından çıkardı.” -R. H. Karay. 9. Üslup, ifade biçimi: “Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler.” -T. Buğra. 10. Uç, kenar: Topun ağzında. Uçurumun ağzında. 11. dil b. Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili: “Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu.” -S. F. Abasıyanık. 12. müz. Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü.

    • Türkçe

      Halkbilim Terimleri Sözlüğü


      Tarihsel gelişim ve bölge etkisiyle, bir anadilin lehçesi içinde ses, yapı yönünden görülen küçük ayrılıkların her biri. bk. dil, sınıf.

    • Türkçe

      Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu


      (coğrafya)

    • Türkçe

      Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu


      (biyoloji)

    • Türkçe

      Su Ürünleri Terimleri Sözlüğü


      Bir hayvanın besinini aldığı açıklık.

    • Türkçe

      Tıp Terimleri Kılavuzu


    • Türkçe

      Tiyatro Terimleri Sözlüğü


      Yöresel konuşma.

    • Türkçe

      Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu


      Azerbaycan Türkçesi: ağız; Türkmen Türkçesi: agız; Gagauz Türkçesi: aaz; Özbek Türkçesi: όğiz; Uygur Türkçesi: eğiz; Tat: awız; Başkurt Türkçesi: awız; Kmk: awuz; Krç.-Malk.: awuz; Nogay Türkçesi: awız; Kazak Türkçesi: awız;Kırgız Türkçesi: ooz; Alt: oos; Hakas Türkçesi: ahsi ~ aas; Tuva Türkçesi: aás; Şor Türkçesi: aksı; Rusça: rot

    • Türkçe

      Türk Dünyası Gramer Terimleri Kılavuzu


      Azerbaycan Türkçesi: şivä; Türkmen Türkçesi: şiive ~ yerli dialekt; Gagauz Türkçesi: dialekt; Özbek Türkçesi: şeva; Uygur Türkçesi: şivä; Tatar Türkçesi: söyläş; Başkurt Türkçesi: höyläş; Kmk: govor; Krç.-Malk.: govor; Nogay Türkçesi: söylew ~ yerlî dialekt; Kazak Türkçesi: govor; Kırgız Türkçesi: govor; Alt: ter boyınıň kuuçın-ermegi; Hakas Türkçesi: govor ~ çooh; Tuva Türkçesi: govor; Şor Türkçesi: *govor, *çook; Rusça: govor

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Sefer, defa, kere. 2. Pekmez kaynatılırken tavaya konulan bir kaynatmalık şıra: Üç ağız pekmez kaynattık. 3. Ekmekçilikte fırına her seferde atılan ekmek. 4. Bir bel ağzının açtığı arktan akan su.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Ormandan açılmış boz tarla. 2. Ortasında suların toplandığı bir toprak bulunan çepeçevre dağların bu toprağa bakan yamaçları, aklan, koyak. 3. Ekin biçilirken orakçı, tırpancının ilk başladığı yer veya bu şekilde tarla içinde açılmış yol. 4. Birkaç tarlanın bir arada bulunduğu tarım bölgesi.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Uç, kenar, başlangıç: Bizim ev köye girince hemen ağızdadır. 2. Budanan bağ çubuğunun ucundan göze kadar kuruyan kısmı.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Ezgi, musiki makamı: Urfa ağzı. 2. Şive, bir bölgenin özel konuşma ve söyleme tarzı: Gaziantep ağzı. 3. Öğüt, nasihat: Ağzımı tut, ağzın yanmaz.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Yavaş, ağır.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Ekinin biçildikten sonra tarlada kalan köklü sap kısmı.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Kez, kere. 2. Başlangıç, ilk.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Yersiz övgü.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Fırında bir kezde pişirilen ekmek sayısı.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      < ET agız: ağız; giriş; kapı. || ağızda: vadinin girişinde || ağzan alma: ağzına alma || ağız datlılığı: kız istemede söz kesme merasimi, ve bu münasebetle içilen şerbet || ağzın dad görmiye: kargış sözü

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Yavrulayan hayvanların ilk sütü

    • Türkçe

      Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğü


      1. Besinlerin alındığı iki dudak arasındaki açıklık. 2. Sülüklerde insan ve hayvan derisini delmek amacıyla kullanılan ön çekmende bulunan ve tek hücreli bezlerin salgı deliklerinin açıldığı ağız parçaları.

    • Türkçe

      Zanaat Terimleri Sözlüğü


      (I) Bıçakların keskin kısmı. (*Senirkent -Isparta)

    • Türkçe

      Zanaat Terimleri Sözlüğü


      (II) Sağmal hayvanlarda doğumdan sonra alınan koyu, sarımtrak ilk süt. (Çaltı *Gelendost, Küçükkabaca *Uluborlu, Yukarı Dinek *Şarki-karaağaç -Isparta; -Konya)

    • Türkçe

      Zanaat Terimleri Sözlüğü


      (III) Sığırların ağzında görülen bir hastalık. (Çaltı *Gelendost -Isparta)

    • Türkçe

      Zanaat Terimleri Sözlüğü


      (IV) Ayakkabı kenarı. (-Ankara)

    • Türkçe

      Zooloji Terimleri Sözlüğü


      Bir hayvanın besinini aldığı açıklık; dudaklar arasındaki açıklık.

    • Türkçe

      Ağız

      Türkçe

      Gökbilim Terimleri Sözlüğü


      (alfa Eri) Irmakın a yıldızı.

    • Türkçe

      Teknik Terimler - Teknibilim


Türkçe  Türkçe » İngilizce İngilizce
    • Türkçe

      ağız

      İngilizce

      -ğzı 1. mouth. 2. rim, brim (of a cup or an opening). 3. muzzle (of a gun). 4. intersection, corner (of roads). 5. cutting edge, blade (of a knife). 6. dialect; regional accent. 7. persuasive talk, forceful way of speaking. 8. mus. regional form. 9. time: iki ağız twice. üç ağız three times. 10. brink. ––dan 1. orally, verbally. 2. by mouth. ––ından 1. as heard directly from. 2. in the name of. ––ıyla (to tell) personally. ––ını açacağına gözünü aç. Don´t stand gaping, open your eyes. ––ını açıp gözünü yummak to swear a blue streak, rant and rave. ––ı açık 1. open, uncovered (receptacle). 2. idiotic, moronic. ––ı açık ayran delisi halfwit, simpleton. ––ı (bir karış) açık kalmak to gape with astonishment. ––ını açmak 1. to open one´s mouth. 2. to speak up. 3. to give vent to one´s feelings. 4. to gape with astonishment. ––/––ını açmamak not to open one´s mouth; to be silent, hold one´s tongue. –– açtırmamak /a/ to give (someone) no opportunity to talk. –– ağıza to the brim. –– ağıza dolu brimful, brimming. –– ağıza vermek to whisper privately to each other. ––dan ağıza by word of mouth, by rumor. ––dan ağıza yayılmak (for a rumor) to be spread by word of mouth. ––a alınmaz/alınmayacak obscene, very vulgar, unmentionable. –– alışkanlığı the habit of using a certain expression. ––ına almamak /ı/ not to mention, not to let pass one´s lips. ––/––ını aramak /ın/ to sound out (a person). –– armonikası harmonica, mouth organ. ––ına atmak /ı/ to put (something) in one´s mouth. ––ı aya, gözü çaya bakmak to be absentminded, be inclined not to pay attention to one´s work. ––ına bakakalmak /ın/ to be spellbound by (one´s) words. ––ından baklayı çıkarmak to put aside considerations and speak out, let the cat out of the bag. ––ında bakla ıslanmamak not to be able to keep a secret. ––ına bakmak /ın/ 1. to wait for (someone´s) words. 2. to obey blindly. ––ına/––ının içine baktırmak to have great charm in talking. ––ından bal akmak to talk sweetly. ––ını bıçak açmamak to be too distressed to talk, have one´s mouth sealed with grief. ––ı bir in agreement on what to say. ––ına bir kemik atmak /ın/ to throw (someone) a bone, give (someone) money to keep him quiet. ––ına bir parmak bal çalmak /ın/ to try to put (someone) off by promises or petty gains. ––ına bir şey/çöp koymamak not to eat a thing. ––ına bir zeytin verip altına/ardına bir tulum tutmak to do a small favor and expect a big return. ––ını bozmak to swear, use bad language. ––ı bozuk foulmouthed, scurrilous. –– bozukluğu abusiveness. –– burun birbirine karışmak 1. (for one´s anger, sadness, or fatigue) to show in one´s face. 2. (for one´s face) to be battered and bruised. ––ına burnuna bulaştırmak /ı/ to mess up (a job). ––ını burnunu dağıtmak /ın/ to pound (one´s) face, beat (someone) up. ––ı burnu yerinde good-looking, attractive, handsome. ––ı büyük boastful. ––ında büyümek (for food) to be hard to swallow. ––ından çıkanı/çıkan sözü kulağı duymamak/işitmemek not to realize what one is saying, to (get angry and) explode. ––ından çıkmak to slip out without being intended. ––ından çıt çıkmamak not to divulge a word, (for someone´s mouth) to be sealed. ––ı çiriş çanağına dönmek to have one´s mouth get dry and bitter. ––da dağılmak (for pastry) to be delicious, be delectable. ––ını dağıtmak /ın/ colloq. to hit (someone) in the mouth, sock (someone) in the kisser. –– dalaşı/dalaşması quarrel, row. ––ına değin up to the brim. –– değişikliği variety in food. ––ı değişmek to change one´s tune. –– değiştirmek to change one´s tune. ––ı dili bağlanmak not to open one´s mouth, be silent. –– dil vermemek to be too sick to talk. ––ı dili yok. He submits meekly./He doesn´t protest. ––ından dirhemle laf/söz/lakırdı çıkmak to be someone of few words, be tight-lipped: şadan´ın ağzından dirhemle laf çıkar. şadan is a man of few words. ––dan dolma muzzle-loading. –– dolusu küfür unrestrained swearing. ––ından dökülmek 1. to be said unconvincingly or halfheartedly. 2. to be evident from one´s wor

    • İngilizce

      (ADJ.)
      oral

    • İngilizce

      (N.)
      mouth, facial feature above the chin and below the nose; stoma, mouth or mouthlike opening (Zoology); jaws; opening, edge, brink; muzzle, barrel end of a firearm; beak; chop, embouchure; gob, jaw, keen edge, orifice, out

    • İngilizce

      first milk, beestings, colostrum

Türkçe  Türkçe » Almanca Almanca
    • Türkçe

      ağız

      Almanca

      Mund m; Maul n; Schnauze f; Öffnung f; Mündung f;
      Sprechweise f

    • Almanca

      r Mund, s Maul, e Schnauze; e Öffnung; e Mündung; e Mundart.

    • Almanca

      Mund [der], Klappe [die]; Maul [das]; Schnauze [die]; Auslauf [der]; Einfluß [der]; Dialekt [der], Mundart [die]; (býçak vb.) Schneide [die]; (ýrmak, silah) Mündung [die]; (kapta) Ausguß [der], Schnabel [der], Tülle [die]; (þiþe) Hals [der]

    • Almanca

      Mund, Maul, Schnauze; Öffnung; Mündung; Mundart

Türkçe  Türkçe » Fransızca Fransızca
    • Türkçe

      ağız

      Fransızca

      bec [le], bouche [la], gueule [la]; ouverture [la]; parler [le]; (kesici alet) fil [le]

    • Fransızca

      bouche

Türkçe  Türkçe » Azerice Azerice
    • Türkçe

      ağız

      Azerice

      ağız

Türkçe  Türkçe » Flemenkçe Flemenkçe
    • Türkçe

      ağız

      Flemenkçe

      mond

Türkçe  Türkçe » Lehçe Lehçe
    • Türkçe

      ağız

      Lehçe

      buzia

    • Lehçe

      paszcza

    • Lehçe

      usta

Türkçe  Türkçe » Yunanca Yunanca
    • Türkçe

      ağız

      Yunanca

      (το) στόμα

Türkçe  Türkçe » Japonca Japonca
    • Türkçe

      ağız

      Japonca

      kuchi

Türkçe  Türkçe » Arnavutça Arnavutça
    • Türkçe

      ağız

      Arnavutça

      gojë
      agiz ve dis hastaliklari hastanesi - Spital i Sëmundjeve të Gojës dhe Stomatologji

Türkçe  Türkçe » Kazakça Kazakça
    • Türkçe

      ağız

      Kazakça

      awız

Azerice  Azerice » Türkçe Türkçe
    • Azerice

      ağız

      Türkçe

      ağız

Yukarı Çık

NeDemek.org anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Azerice, Hollandaca (Flemenkçe), Yunanca, Japonca, Lehçe, Osmanlıca ve bir çok dilde sözlük anlamı ve çevirilerine pratik bir şekilde cevap veren çok dilli ve kapsamlı bir sözlük ve bilgi kaynağıdır.

"Ne demek?" ve "Nedir?" gibi sorularınıza cevaplar bulabilir ve kelime anlamlarını öğrenebilir, atasözleri, deyimler ve türetilmiş kelimelere bakabilirsiniz.

Türkçe bilim terimleri sözlüğü veritabanında bir çok konuda terimler ve anlamlarına ulaşabilirsiniz. Veritabanında yer alan Türkçe kelimeler TDK - Türk Dil Kurumu - sözlük anlamı referans alınarak eklenmiştir.


Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanmanın kelime hazinenizi geliştirmenize, kelimeleri doğru bir şekilde öğrenmenize ve karışık harflerden oluşan bir kelimeden yeni kelimeler bulmanıza, bulmacalarda takıldığınız kelimeleri bulmanıza yardımcı olduğunu göreceksiniz.