ağır ne demek? ağır nedir? ağır anlamı - nedemek.org

Türkçe  Türkçe » Türkçe Türkçe
    • Türkçe

      ağır

      Türkçe

      sıfat
       
      1 .    Tartıda çok çeken, hafif karşıtı.  
      2 .  mecaz  Davranışları yavaş olan.  
      3 .    Değeri çok olan, gösterişli:
             "Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi."- M. C. Kuntay.  
      4 .    Çapı, boyutları büyük.  
      5 .    Çetin, güç:
             "Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu."- F. F. Tülbentçi.  
      6 .    Tehlikeli, korkulu, vahim:
             "Viyana Üniversitesinde hocalığım sırasında amirim olan profesör ağır hasta idi."- H. Taner.  
      7 .    Sıkıntı veren, bunaltıcı.  
      8 .    Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı:
             "Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum."- N. Ataç.  
      9 .    Yavaş:
             "Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu."- E. İ. Benice.  
      10 .    Ağırbaşlı, ciddi:
             "Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı."- H. E. Adıvar.  
      11 .    Keskin, boğucu (koku):
             "Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır."- F. R. Atay.  
      12 .    Sindirimi güç (yiyecek).  
      13 .    Yoğun:
             "Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı."- A. Sayar.  
      14 .    Uyanılması güç, derin (uyku).  
      15 .    Kısık, alçak:
             "Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi."- O. C. Kaygılı.  
      16 .    Güç işiten, sağır.  
      17 .   spor  Ağır sıklet.


         

      Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

      (bir işi) ağır almak
      ağır basmak
      (bir şeyi) ağır basmak
      ağır çekmek
      ağırdan almak
      ağır durmak
      ağır gelmek
      ağırına gitmek
      ağır işitmek (veya duymak)
      ağır kaçmak
      ağır ol!
      ağır oturmak
      (biri) ağır satmak
      ağır söylemek  

      Birleşik Sözler

      ağır ağır
      ağır aksak
      ağır araç
      ağırayak
      ağır ayak
      ağırbaşlı
      ağırcanlı
      ağır ceza
      ağırelli
      ağır ezgi
      ağır hapis cezası
      ağır hasta
      ağır hava
      ağır hidrojen
      ağır iş
      ağırkanlı
      ağır kayıp
      ağır kusur
      ağır küre
      ağır para cezası
      ağır sanayi
      ağır sıklet
      ağır söz
      ağır su
      ağır top
      ağır uyku
      ağır vasıta
      ağır yağ
      ağır yaralı      

    • Türkçe

      Güncel Türkçe Sözlük


      sf. 1. Tartıda çok çeken, hafif karşıtı: Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2. Çapı, boyutu büyük: Ağır top. Ağır tank. 3. Yavaş: “Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor.” -E. M. Karakurt. 4. Yoğun: “Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı.” -A. Sayar. 5. Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). 6. mec. Değeri çok olan, gösterişli: “Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Cananın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi.” -M. C. Kuntay. 7. mec. Çetin, güç: “Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu.” -F. F. Tülbentçi. 8. mec. Tehlikeli, korkulu, vahim. 9. mec. Sıkıntı veren, bunaltan. 10. mec. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı: “Kızmıştım, Kezibana söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum.” -N. Ataç. 11. mec. Ağırbaşlı, ciddi: “Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı.” -H. E. Adıvar. 12. mec. Keskin, boğucu (koku): “Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır.” -F. R. Atay. 13. Kısık, alçak: “Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi.” -O. C. Kaygılı. 14. mec. Davranışları yavaş olan. 15. mec. Sindirimi güç (yiyecek): Ağır bir yemek. 16. a. sp. Ağır sıklet: Yıllarca ağırda güreşti. 17. zf. Yavaş bir biçimde: “Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu.” -E. İ. Benice.

    • Türkçe

      Kimya Terimleri Sözlüğü (II)


      1. Hafif olmayan. 2. Miktarca çok olan. 3. Ağır asitler: Sülfürik, Hidroklorik ve Nitrik asitler gibi büyük miktarlarda kullanılan. 4.Ağır Kimyasal maddeler: Klor alkali, sülfürik ve nitrik asitler gibi büyük miktarda üretilen kimyasal maddeler. 5.Ağır Hidrojen: bk. döteryum (D). 6.Ağır Metal: bağıl yoğunluğu 4den büyük olan ve periyodik çizelgenin alt yarısında yer alan metaller. 7.Ağır Spar: Barit (BaSO4). 8.Ağır Su: Döteryum oksit (D2O).

    • Türkçe

      Tıp Terimleri Kılavuzu


    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Ahır.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Olgun, terbiyeli, oturaklı, aklı başında. 2. İtibarlı, hatırı sayılır (kimse). 3. Kıymetli eşya, para: Evde ağırın, dağda davarın olsun. 4. Beyaz, mor veya başka renk çizgili kumaştan yapılan kadın elbisesi. 5. Kâbus: Bu gece beni ağır bastı.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Çeşme yalağı. 2. bk. ağar (II).

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Olgun, babacan.

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      < ET agır: ağır; ağır başlı.

    • Türkçe

      agır

      Türkçe

      Divanü Lügatit-Türk


      ağır

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Ağır, değerli, muhterem

    • Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Vefat eden yaşlı kişi. 2. Zor, güç. 3. Pahalı. 4. Tartıda çok gelen

    • Türkçe

      ağir

      Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      1. Ağır. 2. Değerli

Türkçe  Türkçe » İngilizce İngilizce
    • Türkçe

      ağır

      İngilizce

      1. heavy; mil. heavy. 2. heavy, difficult (work). 3. serious, difficult (problem). 4. serious, grave (sickness, wound). 5. stuffy, oppressive; smelly. 6. cutting, hurtful, offensive. 7. slow; ponderous. 8. slowly; ponderously. 9. thick, viscous. 10. valuable, precious. 11. indigestible, rich, heavy (food). –– adam 1. man who acts slowly. 2. man who is slow to respond, lazy man. 3. serious-minded man. –– ağır 1. slowly. 2. (to weigh) at the very most. –– aksak very slowly and irregularly. –– almak /ı/ to proceed slowly (with). ––dan almak /ı/ not to show any interest in, appear uninterested in, appear reluctant to do (something). –– basmak 1. to be heavy. 2. to have a strong influence, be influential, have weight. 3. to be important, be given weight, have priority. 4. /ı/ to oppress (as a nightmare). –– canlı lazy, inactive, sluggish. –– ceza a major punishment. –– ceza mahkemesi criminal court for major cases. –– çekmek to be heavy; to show a heavy weight (on a scale). –– davranmak to act slowly, move slowly. –– ezgi, fıstıki makam colloq. slowly, taking one´s time, ponderously. –– gelmek /a/ 1. to offend, hurt, touch (one´s) honor. 2. to seem or be too difficult (for). ––ına gitmek /ın/ to offend, hurt (one´s) feelings. –– hapis cezası imprisonment for five years or more. –– hastalık serious disease. –– ihmal law gross negligence. –– iş hard work. –– işçi slang prostitute, whore. –– işitmek/duymak to be hard of hearing. –– kaçmak (for a joke, remark) to be unkind. –– kanlı 1. slow, inactive, sluggish. 2. repulsive, unattractive. –– kayıp heavy casualties. –– konuşmak to say some hard things, speak harsh words. –– ol. 1. Go slowly. 2. Take it easy./Calm down./Keep your cool. –– oturmak to behave with dignity. –– para cezası law fine. –– sanayi heavy industry. –– sıklet sports heavyweight. –– söz hard word, harsh word; hard words, harsh words. –– su chem. heavy water. –– top big gun, important person, powerful person. –– uyku deep sleep. –– yaralı seriously wounded, gravely injured.

    • İngilizce

      (ADJ.)
      heavy, heavyweight, hard, weighty, serious, severe, dignified, slow, dull, not fast, slow-moving, lazy, strong, indigestible, unwholesome, oppressive, repressive, sharp (words), foul (smell), serious-minded, arduo

    • İngilizce

      (ADV.)
      badly, seriously, severely, heavily

    • İngilizce

      (N.)
      back breaking

    • İngilizce

      heavy; heavy, difficult, strenuous; dull, stodgy, ponderous; serious, grave, severe, nasty; stuffy, smelly; (söz) offensive, hurtful, cutting, biting; slow, ponderous; (yiyecek) indigestible, rich, stodgy, heavy; thick, viscous; (uyku) deep; valuable, pre

Türkçe  Türkçe » Almanca Almanca
    • Türkçe

      ağır

      Almanca

      schwer; bedeutend; schwierig; mühsam; ernst

    • Almanca

      schwer, hard; langsam; ernst; sachte; kränkend, beleidigend; plump, schwerfällig.

    • Almanca

      schwer, arg, bedächtig, bitter, grob, hart, massiv, schleppend, schwerverdaulich, schwerwiegend; (hava) dumpf

    • Almanca

      schwer, hard; langsam; ernst; sachte; kränkend, beleidigend; plump, schwerfällig

Türkçe  Türkçe » Fransızca Fransızca
    • Türkçe

      ağır

      Fransızca

      lourd/e, grave, lent/e, dur/e, fort/e, long/longue, massif/ive, pesant/e, sérieux/euse, sévère

    • Fransızca

      lourd

Türkçe  Türkçe » Azerice Azerice
    • Türkçe

      ağır

      Azerice

      ağır

Türkçe  Türkçe » Flemenkçe Flemenkçe
    • Türkçe

      ağır

      Flemenkçe

      zwaar

Türkçe  Türkçe » Lehçe Lehçe
    • Türkçe

      ağır

      Lehçe

      ciężki

Türkçe  Türkçe » Japonca Japonca
    • Türkçe

      ağır

      Japonca

      hidoi, omoi

Türkçe  Türkçe » Arnavutça Arnavutça
    • Türkçe

      ağır

      Arnavutça

      1. e rëndë (sëmundje)
      agir siklet - peshë e rëndë (boks)
      2. i rëndë, që peshon

Türkçe  Türkçe » Kazakça Kazakça
    • Türkçe

      ağır

      Kazakça

      aqırın

    • Kazakça

      awır

    • Kazakça

      salmaqtı

    • Kazakça

      samarqaw

Azerice  Azerice » Türkçe Türkçe
    • Azerice

      ağır

      Türkçe

      ağır

Fransızca  Fransızca » Türkçe Türkçe
    • Fransızca

      agir

      Türkçe

      iş görmek, hareket etmek; davranmak; etkilemek; etken olmak; dava açmak

Yukarı Çık

NeDemek.org anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Azerice, Hollandaca (Flemenkçe), Yunanca, Japonca, Lehçe, Osmanlıca ve bir çok dilde sözlük anlamı ve çevirilerine pratik bir şekilde cevap veren çok dilli ve kapsamlı bir sözlük ve bilgi kaynağıdır.

"Ne demek?" ve "Nedir?" gibi sorularınıza cevaplar bulabilir ve kelime anlamlarını öğrenebilir, atasözleri, deyimler ve türetilmiş kelimelere bakabilirsiniz.

Türkçe bilim terimleri sözlüğü veritabanında bir çok konuda terimler ve anlamlarına ulaşabilirsiniz. Veritabanında yer alan Türkçe kelimeler TDK - Türk Dil Kurumu - sözlük anlamı referans alınarak eklenmiştir.


Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanmanın kelime hazinenizi geliştirmenize, kelimeleri doğru bir şekilde öğrenmenize ve karışık harflerden oluşan bir kelimeden yeni kelimeler bulmanıza, bulmacalarda takıldığınız kelimeleri bulmanıza yardımcı olduğunu göreceksiniz.