DOĞRU ne demek? DOĞRU nedir? DOĞRU anlamı - nedemek.org

Türkçe  Türkçe » Türkçe Türkçe
    • Türkçe

      doğru

      Türkçe

      sıfat (do'ğru)
       
      1 .    Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı.  
      2 .    Gerçek, yalan olmayan.  
      3 .    Akla, mantığa uygun:
             "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur."- A. Gündüz.  
      4 .    Yasa, yöntem ve ahlâka bağlı, dürüst, namuslu.  
      5 .    Gerçeğe veya kurala uygun:
             "Her gönülde bir arslan yatar, derler, doğrudur."- M. Ş. Esendal.  
      6 .  isim  Gerçek, hakikat:
             "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlâklı olabileceğine inanmıyorsunuz."- N. Ataç.  
      7 .  isim, matematik  İki nokta arasındaki en kısa çizgi.  
      8 .  zarf  Yanlışsız, eksiksiz.  
      9 .  zarf  Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca.  
      10 .  edat  Karşı yönünce:
             "Yüzü sapsarı bir kadın iskeleye doğru yürüdü."- S. F. Abasıyanık.  
      11 .  zarf  (zaman anlatan kelimelerden sonra) Yakın, yakınlarında:
             "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu."- F. R. Atay.


         

      Atasözü, deyim ve birleşik fiiller

      doğru bulmak
      doğru çıkmak
      doğru doğru dosdoğru
      doğru durmak
      doğru oturmak
      doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar

      Birleşik Sözler

      doğru açı
      doğru akım
      doğru dürüst
      doğru parçası
      doğru yol      

    • Türkçe

      Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu


    • Türkçe

      Felsefe Terimleri Sözlüğü


      1. Gerçeğe uygun olan. 2. (Mantıkta) Düşünme yasalarına uygun olan.

    • Türkçe

      Güncel Türkçe Sözlük


      sf. 1. Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. 2. Gerçek, yalan olmayan: Doğru haber. 3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun: “Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur.” -A. Gündüz. 4. a. Gerçek, hakikat: “Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz.” -N. Ataç. 5. a. mat. İki nokta arasındaki en kısa çizgi: İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir. 6. zf. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde: Çocuk doğru okudu. 7. zf. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. 8. zf. Yakın, yakınlarında: “Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu.” -F. R. Atay. 9. e. Karşı yönünce: “Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu.” -Y. Atılgan. 10. mec. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu.

    • Türkçe

      Mantık Terimleri Sözlüğü


      Sözeden dildeki doğrudur’ birli yükleminin içlemi olan doğru olma özelliği. || Doğruluk çizelgelerinde geçen D ya da 1 simgesi, bu özelliğin sözeden dildeki adıdır. Krş.. doğruluk değeri, yanlış.

    • Türkçe

      Matematik Terimleri Sözlüğü


      1. Düzlemde dikdörtgenel konaçlara göre denklemi, (…)olmak üzere (…)olan düzlemsel eğri. Anlamdaş. çizgi. 2. (…)durgan bir nokta ve (…)olmak üzere, denklemi (…)olan eğri. Anlamdaş. çizgi.

    • Türkçe

      Matematik Terimleri Sözlüğü


      açı bk. düz açı.

    • Türkçe

      Matematik Terimleri Sözlüğü


      Oklid geometrisinin ilk (tanımsız) kavramlarından biri.

    • Türkçe

      Tıp Terimleri Kılavuzu


    • Türkçe

      Toplumbilim Terimleri


      Gerçekliğin, düşüncede gerçeğe uygun biçimde yansıması.

    • Türkçe

      dogru

      Türkçe

      Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü


      Doğru

    • Türkçe

      Doğru

      Türkçe

      Geometri


      bk. Doğru çizgi.

    • Türkçe

      Kişi Adları Sözlüğü


      Cinsiyet: Erkek
      1. Gerçek, yalan olmayan. 2. Akla, mantığa uygun. 3. Dürüst, namuslu, ahlaklı.

Türkçe  Türkçe » İngilizce İngilizce
    • Türkçe

      doğru

      İngilizce

      1. straight. 2. true. 3. proper, suitable. 4. honest, good (person). 5. correct, accurate. 6. the truth. 7. math. line. 8. truly, correctly. 9. straight, directly. 10. /a/ toward, in the direction of. 11. /a/ toward, near the time of. 12. That´s true. 13. colloq. a correct answer (in a test). ––dan directly. –– açı geom. straight angle. –– adam honest man, just man. –– akım direct current. ––dan ayrılmamak not to swerve from honesty. –– bulmak /ı/ to approve of. –– çıkmak to come true, prove to be right. –– çizgi geom. straight line. ––dan doğruya directly. –– doğru dosdoğru .... The exact truth (of the matter) is that .... ––ya doğru, eğriye eğri demek to speak the simple truth; to call a spade a spade. –– durmak 1. to stand up straight, stand erect. 2. to sit still, be quiet. –– dürüst 1. properly. 2. genuine, real, proper. –– orantılı math. directly proportional. –– oturmak to sit still, sit properly. –– rota naut. direct course. –– söylemek to speak the truth. –– söyleyeni dokuz köyden kovarlar. proverb The man who tells the truth is driven out of nine villages. –– söze akan sular durur. proverb When the truth is spoken it is useless to argue. –– söze can kurban. colloq. It is very good to hear the truth. –– söze ne denir? colloq. That is the way it is. What more can you say? ––dan şaşma. Don´t stray from what is right./Avoid temptation. –– yanlış cetveli list of errata. ––nun yardımcısı Allahtır. proverb God helps an honest man. –– yol the right way.

    • İngilizce

      (ADJ.)
      true, right, correct, exact, accurate, proper, authentic, honest, fair, truthful, straight, direct, above board, faithful, guileless, just, orthodox, righteous, sincere, spot on, square, upstanding

    • İngilizce

      (ADV.)
      straight, through, thru, thro, due, true, right, aright, according to Cocker, according to Hoyle

    • İngilizce

      (Conj.)
      up to

    • İngilizce

      (int.)
      exactly, quite so!, precisely, fair enough, honest injun

    • İngilizce

      (N.)
      the truth, the right, the thing, cheese, straight line

    • İngilizce

      (Pref.)
      ortho

    • İngilizce

      (Prep.)
      for

    • İngilizce

      straight, direct; true; right; correct, accurate, exact, precise; proper, suitable; fair; honest, faithful, straightforward, aboveboard; line; truth, right; towards, toward; (zaman) around, about; straight; rightly, correctly, truly

Türkçe  Türkçe » Almanca Almanca
    • Türkçe

      doğru

      Almanca

      aufrecht; genau; gerade; korrekt; rechte; richtig

    • Almanca

      gerade, geradeaus; richtig, recht,wahr; korrekt, exakt, zutreffend; e Wahrheit; mat. e Gerade.

    • Almanca

      gerade, direkt, aufrecht, entgegen, exakt, gegen, genau, korrekt, recht, rechtschaffen, richtig, schlüssig, treu, zutreffend; Strecke [die]

    • Almanca

      gerade, geradeaus; richtig, recht,wahr; korrekt, exakt, zutreffend; Wahrheit; (mat.) Gerade

Türkçe  Türkçe » Fransızca Fransızca
    • Türkçe

      doğru

      Fransızca

      droit/e, correct/e, direct/e, exact/e, intègre, juste, probe, authentique, régulier/ière, sérieux/euse, vrai/e

    • Fransızca

      droit, vers, vrai

Türkçe  Türkçe » Azerice Azerice
    • Türkçe

      DOĞRU

      Azerice

      DOĞRU

Türkçe  Türkçe » Flemenkçe Flemenkçe
    • Türkçe

      doğru

      Flemenkçe

      juist

Türkçe  Türkçe » Lehçe Lehçe
    • Türkçe

      DOĞRU

      Lehçe

      należytość

    • Lehçe

      poprawny

    • Lehçe

      prawdziwy

    • Lehçe

      prawidłowy

    • Lehçe

      prawo

    • Lehçe

      racja

    • Lehçe

      słuszność

    • Lehçe

      właściwy

Türkçe  Türkçe » Japonca Japonca
    • Türkçe

      doğru

      Japonca

      tadashii; massugu

Türkçe  Türkçe » Arnavutça Arnavutça
    • Türkçe

      doğru

      Arnavutça

      drejtë (i)

Türkçe  Türkçe » Kazakça Kazakça
    • Türkçe

      DOĞRU

      Kazakça

      däl

    • Kazakça

      durıs

    • Kazakça

      jön

    • Kazakça

    • Kazakça

      orındı

    • Kazakça

      qaray

    • Kazakça

      ras

    • Kazakça

      tikeley

    • Kazakça

      tüzw

    • Kazakça

      twra

İngilizce  İngilizce » Türkçe Türkçe
    • İngilizce

      DOĞRU

      Türkçe

      s. 1. doğru, gerçek: Is what she said true? Onun söylediği doğru mu? 2. hakiki, som: Is this true or imitation leather? Bu deri hakiki mi, yoksa taklit mi? 3. sadık, samimi: a true friend sadık arkadaş. 4. asıl, gerçek: the true meaning of a word bir sözc

    • Türkçe

      gerçek

    • İngilizce

      doğru

      Türkçe

      asıl

    • Türkçe

      aslının aynı

    • Türkçe

      doğru

    • Türkçe

      esaslı

    • Türkçe

      gerçekten

    • Türkçe

      hakiki

    • Türkçe

      sadık kalarak

    • Türkçe

      sahi

    • Türkçe

      tam

    • Türkçe

      içten

Azerice  Azerice » Türkçe Türkçe
    • Azerice

      DOĞRU

      Türkçe

      DOĞRU

Yukarı Çık

NeDemek.org anlamını bilmediğiniz kelimelerin Türkçe, İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Rusça, Azerice, Hollandaca (Flemenkçe), Yunanca, Japonca, Lehçe, Osmanlıca ve bir çok dilde sözlük anlamı ve çevirilerine pratik bir şekilde cevap veren çok dilli ve kapsamlı bir sözlük ve bilgi kaynağıdır.

"Ne demek?" ve "Nedir?" gibi sorularınıza cevaplar bulabilir ve kelime anlamlarını öğrenebilir, atasözleri, deyimler ve türetilmiş kelimelere bakabilirsiniz.

Türkçe bilim terimleri sözlüğü veritabanında bir çok konuda terimler ve anlamlarına ulaşabilirsiniz. Veritabanında yer alan Türkçe kelimeler TDK - Türk Dil Kurumu - sözlük anlamı referans alınarak eklenmiştir.


Nedemek.org kelime araçları kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanımı kolay kelime yardımcılarıdır. Kelime bulucu ve bulmaca sözlüğü kullanmanın kelime hazinenizi geliştirmenize, kelimeleri doğru bir şekilde öğrenmenize ve karışık harflerden oluşan bir kelimeden yeni kelimeler bulmanıza, bulmacalarda takıldığınız kelimeleri bulmanıza yardımcı olduğunu göreceksiniz.